İSLAM BİRLİĞİNİN ZARURETİ

İSLAM BİRLİĞİNİN ZARURETİ

İslam ümmetinin ve teşkil ettikleri ülkelerin haklarını ve çıkarlarını korumak,  birbirleri arasındaki sevgi bağları, maddi ve manevi konularda iş birliği ve dayanışmayı güçlendirmek için, görünürlük kazanmış resmî bir kurumun varlığına olan ihtiyaç artık bir zorunluluk halini almıştır.

 

Müslümanlar olarak zayıflığımızın, içerde ve dışarıda İslam düşmanlarına güç yetiremeyişimizin önemli bir sebebi de maalesef böyle bir “İslâm Birliği”nin var olmamasıdır.

 

Eğer bugün Türkiye, Pakistan, Mısır, Suriye, Irak, Endonezya, Malezya, Sudan, İran -yalnız bunlar bile yeterli, bir birlik kursalar -ki, diğerleri de arkadan gelecektir- İslâm ümmetinin askerî, ekonomik, ilmî, teknolojik gücü ve stratejik konumu, kısa zamanda eksikleri tamamlanarak mevcuttaki haksız dünya düzenini zulümden adalete çevirmeye ve tüm insanlık için refah ve iyiliğe ulaşmaya yetecektir.

 

Günümüzde Demokrasiyi benimsemiş ve sözde insan haklarını savunan  ülkelere baktığımızda “bütün etnik ve dînî gruplara eşit muamele” yapmadıkları açıkça görülmektedir.

 

Eskiden Hristiyan olmayanlara nasıl dini dayattılar ve İspanya’da ve Latin Amerika’da olduğu gibi Hristiyan olmayı kabul etmeyen Müslümanları ve Amerika Yerlilerini kılıçtan geçirdilerse bugün de bir İslâm korkusu/tehlikesi (İslâmofobi) uydurarak ayrımcılık ve zulüm yapıyorlar, bütün etnik grupları, özellik ve farklılıklarını kaybederek kendi uluslarından olmaya zorluyorlar.

 

Teşkil edilecek bir İslam Birliği bu tür sıkıntıları ortadan kaldıracağı gibi ilgili coğrafyada yaşayan müslüman ve gayrimüslimlerin huzurunu temin edecektir.

 

Bilindiği gibi İslam Birliği düşüncesi bütün müslümanların kardeşliğini esas alıp, hiçbir kavmin diğerine üstünlüğü yoktur, müslüman olan bütün etnik grupların hakiki milliyeti İslâm’dır ilkesi ve gayrimüslim vatandaşlar için ise her ne kadar din kardeşi değilseler bile “İslâm yurdu ahalisidir, Dâr-ül İslâm Ehlidirler”,  şiarınca temel insan haklarında müslüman ahali ile eşit muamele göreceklerdir.

 

İnançlarının gerekleri ile  kendilerine dayatılanlar arasında tercih yapmak zorunda kalan müslüman bireyler kalpleri ve fiilleri arasında uyumlu bir hayatı ancak İslam Birliği şemsiyesi altında bulabileceklerdir.

 

Aslında temelde samimi bir kalbi birlikteliğin üzerine bina edilmekle bir iman ve sevgi birliği olan İslam Birliği tahakkuk ettiği takdirde dünyada umumi barışı temin edeceği gibi terör belasını da yok ederek bu konuda sadece müslümanları değil müslüman olmayan dünyayı da rahatlatacaktır.

 

Barışla birlikte silahlanma ve savunmaya giden milyarlarca dolar artık insanlığın hayrına, kültürel faaliyetlere, eğitim ve bilime vs harcanacaktır.

 

Zengin yeraltı kaynakları sebebiyle sürekli işgallere uğrayan İslam toprakları artık rahatça işgal edilemeyecek ve bu kaynaklar kendi öz sahipleri tarafından toplumlarının menfaatine kullanılacaktır.

 

Kurulacak İslam Ortak Pazarı sayesinde ekonomi canlanacak ticaret hacmi artarak ciddi bir zenginliğe sebep olacaktır…

 

İslam Birliği tabandan tavana doğru şu tür yardımlaşma, dayanışma,  ittihad ve ittifakları ihtiva eder :

* Ülkemizde ve İslam Dünyasındaki STK’lar arasında işbirliği ve yardımlaşma projeleri

 

* İslami Cemaatler ve Tarikatlar arasında işbirliği, ittifaklar ve yardımlaşma projeleri

 

* Âli Beyt/Ehli Beyt’in Seyyidleri arasında ittihad, tesanüd, muavenet

 

* Dine hürmetkâr ve Hürriyetçi  Siyasi Partiler arasında ittifaklar ve dayanışma

 

* İslam Ülkelerinin Üniversiteleri arasında işbirliği projeleri

 

* Spor ve Kültür alanında Ortak Faaliyetler

 

* Aydınlar, Yazarlar, Mütefekkirler arasında işbirliği

 

* Özel sektör şirketleri arasında işbirliği, ticaret, ortaklık projeleri

 

* İslam Ülkelerinin hükümetleri arasında işbirliği

 

* Finans alanında işbirliği

 

* Yüksek İslam Şurası / Meclisi

 

* İslam Birliği Anayasa Mahkemesi

 

* İslam Barış Gücü

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir