İSLAM BİRLİĞİ’NİN TARİFİ VE YAPISI
Bediüzzaman Hz’nin tarif ettiği İslam Birliği en geniş manasıyla şöyledir :
İslam Birliği, doğudan batıya, güneyden kuzeye uzanan nurâni manevi bir zincir ile birbirine bağlı bir Birliktir. Bu Birlikte bugün 2 milyara yakın Müslüman dahildir.
İslam Birliğinde bütün Müslümanları birleştiren ve bağlayan cihet ve unsur, Tevhid’dir yani Bir Tek ve Aynı Allaha imandır. Bu iman sayesinde Müminler, İslam Birliğine âzâ/üye olmaya yemin etmişler demektir.
Bu Birliğe intisab edip alaka kuranlar, Kalû Belâ’dan beri dâhil olan umum mü’minlerdir. Birliğin üye kayıt defteri de Levh-i Mahfuz’dur.
İslam Birliği’nin fikirlerini neşredenler, bütün islami kitablar ve eserlerdir. En başta Kur’an ve tefsirleri ve bu zamanda bir tefsiri, Risale-i Nur’dur.
Günlük gazeteleri de i’lâ-i Kelimetullahı, Kur’an ve iman hakikatlarını yaymayı hedef-i maksad edinen umum dini ve müstakim gazetelerdir.
Şube ve dernekleri, Camiler, Mescidler, Medreseler ve Tekkelerdir.
Merkezi de, Haremeyn-i Şerifeyn’dir yani Mekke’deki Kâbe ile Medine’deki Ravza-i Mutahhara’dır.
Bu Birliğin Reisi, Fahr-i Âlem’dir (a.s.m.).
Birliğin mesleği, yolu, herkesin kendi nefsiyle cihad-ı ekber etmesi, yani ahlâk-ı Ahmediye (a.s.m.) ile ahlaklanması ve Sünnet-i Nebeviyeyi ihya ve başkalara da muhabbet ve kavl-i leyyin / yumuşak söz ile -eğer zarar vermezse- nasihat etmektir…
İslam Birliği’nin nizamnamesi yani kurallar defteri, Sünnet-i Nebeviyedir.
Kanunnamesi, Anayasası da İslamiyetin emir ve yasaklarıdır.
Ve kılınçları, silahları da, kesin deliller ve bürhanlardır.
Zîrâ medenîlere galebe çalmak ikna iledir, icbar ile, zorlama ile değil…
Hakikatı araştırmak, muhabbet ve sevgi gerektirir.
Husumet, düşmanlık ise, Avrupa’nın geçmiş asırlardaki vahşet ve taassubuna, yobazlığına karşı idi. Gayrimüslimlerin, hususan Avrupa ve Amerika’nın medeniyet, fikir hürriyeti ve insan hakları seviyesi, onlara düşmanlık yapmamızı gereksiz kılıyor.
İslam Birliği’nin hedef-i maksadı yani ana gâyesi i’lâ-i Kelimetullah’tır. Kur’an Hakikatlerini âleme neşretmektir.
Şeriatta mes’elelerin yüzde doksan dokuzu ahlâk ve ibadet ve fazilete aittir.
Yüzde bir nisbetinde siyasete, devlet idaresine bakar. Onu da Ulü-l emirlerimiz, islam ülkelerini yönetenler düşünsünler.
İslam Birliği’ni hedef alan cemaat ve cemiyetler de Müslüman Siyasetçileri ve Devlet Adamlarını irşad yolunda ilmi mes’uliyetlerini ifâ edeceklerdir.
Şimdiki maksadımız:
O manevi nurani zinciri, bağı, titreşime ve harekete geçirmekle, her müminde bir şevk ve vicdani arzu uyandırarak, herkesi ve her islam ülkesini Kalkınma yolunda kâ’be-i kemâlâta yâni herkesin teveccüh etmesi gereken en yüksek kemalât merkezine sevketmektir.
Zîrâ i’lâ-i Kelimetullahın, bu zamanda en büyük bir sebebi, maddeten terakki etmektir. Yani İslamiyetin ulviyetini, yüceliğini duyurmak, Kur’an ve İman hakikatlerini âleme yaymak, bu devirde, maddeten kalkınmak, zenginleşmek ile mümkündür…
(Âsâr-ı Bediiye 422, 423’den izah edilmiştir…)
Heyetimiz olarak, Müslümanların birlik beraberlik içinde olmalarını, müslümanların, temiz giyimli, eğitimli, kibar ve hoşgörülü olduğunu, politik olarak topluma kabul ettiren ve Dünya İslam Birliğini savunarak, nüfusu 50 milyon’un üzerindeki Müslüman ülkelerle D8 Teşkilatını kuran Merhum Hocamız Prof. Necmettin Erbakan’ı rahmetle anıyoruz.
Kalkınmanın yurt içinde Ağır Sanayi ve Sanayi Üretimi ile, yurtdışında ise ortak üretimle olacağını beyan etmişti…